MENÜ

PRATİK BİLGİLER

» Amortisman Sınırı
» Vergiden Müstesna Yemek Bedeli
» Emlak Vergisi Oranları
» Fatura Düzenleme Sınırı
» Değer Artış Kazançları İstisna Tutarları
» Kıdem Tazminatı Tavanı
» Usulsüzlük Cezalarına Ait Cetvel
» Yıllık Ücretli İzinler

MUHASEBE STANDARTLARI

» Ülke içinde kullanılan muhasebe standartlarını uluslararası standartlarla bütünleştirebilmek için 1995 yılından bu yana 43 uluslararası muhasebe standardı Türkiye’ye ...

T.C. RESMİ GAZETE

MÜKELLEF BİLGİ PANOSU

Dava ve İcra Takibine Değmeyecek Derecede Olan Küçük Alacaklar için Mevzuat Uygulamasına Bir Öneri

213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 323.maddesinde şüpheli alacakların tanımı aşağıdaki gibi yapılmıştır.

“Ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla;

1.Dava veya icra safhasında bulunan alacaklar;

2.Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar;

Şüpheli alacak sayılır.”

284 Sıra Nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde dava veya icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar “yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacakların belirlenmesinde her bir kişi veya kurum itibariyle alacağın takibi için yapılması gereken avukatlık ücreti, noter ve posta masrafı, yargı harcı gibi giderlerin toplamının dikkate alınması gerekmektedir.”

334 Sıra Nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde ise katma değer vergisi için şüpheli alacak karşılığı ayrılması bölümünde “Bakanlığımıza yansıyan olaylardan, kredili mal veya hizmet satışları üzerinden hesaplanan katma değer vergisinin tahsilinin şüpheli hale geldiği durumda karşılık ayrılıp ayrılamayacağı hususunda tereddüde düşüldüğü görülmüştür.

Vergi Usul Kanununun 323’üncü maddesinde bir alacağın şüpheli alacak olarak değerlendirilmesinde aranılan şartlar gösterilmiştir.

Katma değer vergisi, ekonomik faaliyetlerin doğal bir sonucu olarak ortaya çıkan ve işletmenin alışları sırasında ödediği, işletme alacaklarının bir unsurunu teşkil eden ve doğrudan doğruya mal (veya hizmet) tesliminden (veya ifasından) kaynaklanan bir alacaktır.

Bu itibarla, katma değer vergisinden kaynaklanan alacak için şüpheli alacak karşılığı ayrılabilmesi; yukarıdaki madde hükmünde yer alan şartların mevcut olması, alacağın ilgili dönemin kayıtlarına girmesi ve katma değer vergisi beyannamelerinde beyan edilmesi halinde mümkün olacaktır.”

Konu ile ilgili mevzuat hükümlerine ek olarak idarenin vermiş olduğu görüş aşağıdaki gibi özetlenmeye çalışılmıştır.

“… dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacakların tespiti açısından ise dava edilecek alacak için avukatlık ücreti, yargı harcı, notere yapılacak ödemeler ile posta giderleri toplamı dikkate alınarak hesaplanan tahmini dava maliyeti ile alacak tutarının kıyaslanması sonucunda, tahmini dava maliyetinin alacaktan daha büyük olması halinde, borçlunun noter vasıtasıyla protesto edilmesi veya borcun (3. kişilere ispat açısından kanaat verici belge olacak şekilde) bir yazı ile istenmesi ve protestonun ya da yazının muhatabına ulaşmış olması icap etmektedir.

Öte yandan, mezkûr maddede "yazı ile isteme" herhangi bir şekil şartına veya borcun istenilmesine ilişkin yazıların taahhütlü olarak gönderilmesi şartına bağlanmamakla birlikte, mezkûr madde uygulamasında, şüpheli alacak karşılığı ayırabilmek için dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacakların "yazı ile borcun bir defadan fazla istenmiş" olması şartının sağlanmış sayılması için, yazının;

•Farklı günlerde muhatabına bir defadan fazla ulaşmış olması,

•Borçlunun kendisine veya hukuken teslim alabilecek şahıslara tebliğ edilmiş olması,

•Mezkûr Kanunun 323’üncü maddesinin uygulamasına mahsus olması,

•Özel kargo şirketi vasıtasıyla gönderilmesinin posta mevzuatına aykırılık teşkil etmemesi

hususları aranmakta ve bunların varlığına bağlı olarak, borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar için şüpheli alacak karşılığı ayrılması mümkün bulunmaktadır. Ayrıca bu durumda, yazının kime ve hangi tarihte tebliğ edildiğini tevsik eden evrakın zamanaşımı süresince muhafaza edilmesi icap etmektedir.

… şirketiniz tarafından, ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili alacaklarınız (KDV'den kaynaklananlar dahil) bakımından, dava veya icra takibine konu edilenler için dava/icra takibine başlanıldığı, dava/icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar için ise borcun istenmesine ilişkin yazının muhatabına bir defadan fazla ulaşmış olması halinin tarafınızca yukarıda belirtilen kapsamda vuku bulduğu/tevsik edildiği hesap döneminde şüpheli alacak karşılığı ayrılması mümkün bulunmakta olup, yukarıda belirtilen şartların sağlanamadığı alacaklarınız için şüpheli alacak karşılığı ayrılması mümkün bulunmamaktadır.”

Görüldüğü üzere "yazı ile borcun bir defadan fazla istenmiş" olması, borçlunun kendisine veya hukuken teslim alabilecek şahıslara tebligatın bir defadan fazla ulaşmış olması ve ilgili belgelerin tevsiki amacıyla saklanması gerektiği ifade edilmiştir. Bazı durumlarda tebligatlar borçlular ya da tebligatı alabilecek şahıslar tarafından alınmamakta veya işletme mizanlarında sürekli devreden küçük alacakların miktar olarak sayılarının fazla olması bu tebligatların yapılmasını ve takip edilmesini zorlaştırabilmektedir. Örneğin mizanda 10 TL altında 30 adet alacağın olduğunu varsayalım. Bu alacaklar için muhataplara bir defadan fazla tebligatın gönderilmesi ve takip edilmesi ne kadar efektif?

Bunun yerine avukatlık ücreti, yargı harcı, notere yapılacak ödemeler ile posta giderleri toplamı dikkate alınarak idarece hesaplanan ve her yıl ilan edilen “Dava ve İcra Takibine Değmeyecek Derecede Küçük Alacaklar için Gider Yazılabilecek Azami Tutar” belirlense ve bu tutara göre mükelleflerin küçük ve yıllar itibari ile devreden alacaklarını mukayese etmesi ve gider yazması yerinde olacaktır. Örneğin 2021 yılı için dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar için gider yazılabilecek azami tutar 300,00 TL olsun. Bu durumda mükellefler 300,00 TL altında kalan alacakları tahsil edemedikleri durumda doğrudan gider yazmaları uygulama açısından kolaylık sağlayabilir. Unutulmamalıdır ki hiçbir tacir alacağını bırakmak istemez. Gerçekten küçük alacaklarını uğraşmalarına rağmen (telefonlar, mailler, ziyaretler vs.) ya da ticari teamül gereği tahsil edemeyen mükelleflere bu kolaylığın tanınması zor olmasa gerek.

Vedat Erdem SMMM